Yediğimiz gıdaların  mideye iletimini sağlayan organ özofagus ya da yemek borusu olarak tanımlanır. Görülme sıklığı ülkemizde oldukça nadir olup Türk Halk Sağlığı verilerine göre yüzbinde 1,5 düzeyindedir. Batılı ülkelerde çok daha sık rastlanmaktadır. En sık görülen belirti yutma güçlüğüdür. İştahsızlık, kilo kaybı, ağrılı yutma ve kanlı kusma diğer olası bulgulardır. Endoskopik inceleme tümöral lezyonun tespitini sağlayan altın standart yöntemdir. İnceleme sırasında alınan biyopsi tanı konulmasını sağlar. Tanısı konulmuş özofagus kanserinde seçkin tedavi yöntemi cerrahidir. Cerrahi öncesinde hastada tümörün vücuttaki yaygınlığı görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilir. Uzak yayılımın olmadığı ve hayati yapıların tutulmadığı olgularda cerrahi yöntem ile yemek borusu çıkarılır.

Özofagus kanseri neden oluşur?

Sigara ve alkol bilinen en önemli risk faktörleridir.  Tedavi edilmemiş reflü hastalığına bağlı mukozal displaziler, uzun yıllar tedavi edilmemiş akalazya hastalığı, tilozis denilen hiperkeratoz ile giden bir genetik hastalık ve papillomavirüsler, nitroz bileşiklerinden zengin tütsülenmiş gıdaların çok tüketilmesi, çinko ve molibden eksikliği, çok sıcak gıda tüketimi, yemek borusu kanserinde önde gelen faktörlerdendir.

Yemek borusu kanseri olan hastada hangi şikayetler görülür?

Özellikle yutma güçlüğü aksi ispat edilene kadar yemek borusu kanseri olarak değerlendirilmeli ve araştırma yapılmalıdır. Göğüs ve sırt ağrısı, ağrılı yutma, kanlı kusma,  ileri evre hastalarda akciğer ya da karaciğer kitlelerine bağlı yetersizlik tabloları ortaya çıkabilir.

 Özofagus kanseri ameliyatı nasıl yapılır?

Özofagus kanserinde yapılan ameliyat, yemek borusunun ve çevre lenf bezlerinin çıkarıldığı bir işlemdir. Bu hastalıklta yeterli bir temizlik yapılabilmesi için, karın bölgesi, göğüs bölgesi ve boyun bölgesinden üç alanın kullanıldığı bir yöntem tercih edilir. Yemek borusu çıkarıldıktan sonra yutak ve mide arasındaki devamlılık sağlanır. En sık kullanılan midenin tüpleştirilerek göğüs içinden boyun bölgesine çekilmesi ve yutak ile birleştirilmesidir. Midenin uygun olmadığı durumlarda, ince bağırsak ya da kalın bağırsak ile de yapılabilir. Ameliyat sonrası ilk gün genellikle yoğun bakımda yakın takip yapılır ve  ortalama 5-6 gün hastanede kalınır.  İlk iki hafta sulu yumuşak gıdalar ile beslenen hasta iki haftadan sonra normal gıdaya geçer.

Lokal İleri Özofagus Tümöründe Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

İleri evre hastalıkta ilaç tedavisi ilk seçenektir. Ancak hastanın beslenmesi de sağlanmalıdır. Cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı durumlarda yutma güçlüğünü gidermek için girişimsel endoskopik yöntemle yemek borusu içine metalik bir boru olan stent yerleştirilir. Bu sayede hastanın ağızdan beslenmesi sağlanmış olur. Hastaya akabinde sistemik ilaç tedavisi verilerek cerrahi tedavi uygulanabilecek evreye geriletilmeye çalışılır. Eğer durum stent takılmasına uygun değilse böyle durumlarda yine girişimsel endoskopik yöntemlerle mide içine beslenme tüpü yerleştirilir.

Özofagus Tümöründe Başarı Oranları

Hastalığın evresi, sağkalım ve lokal nüks oranlarını belirleyen en önemli faktördür. Ameliyat sonrası patolojik incelemelerde tümörün boyutu, derinliği, lenf bezi metastaz sayısı ortaya konulur. Sonraki tedavi bu sonuçlara göre biçimlendirilir. Erken evrede yakalanan ve yeterli cerrahi tedavi uygulanmış olan hastalarda %80 üzerinde başarı mevcuttur. Uzak organ yayılımı yapmış olan tümörlerde yapılan cerrahi ve uygulamalar daha ziyade palyatif yani hasta konforunu artırmaya yöneliktir. Ameliyat edilmiş hastalarda erken dönemde %10’un altında darlık, %4’nin altında kaçak, %3’ün altında kanama ve % 10 infeksiyon riskleri mevcuttur. Tecrübeli ellerde bu komplikasyon oranlarının daha düşük olduğunu belirtmek isterim. Ameliyatın başarısı kadar ameliyat sonrası takip ve bakım büyük önem taşır. Hekim hastayı günde en az iki kez görmeli ve olası komplikasyonların farkına varabilmelidir. Yara bölgesi, bağırsak sesleri, ağrı kontrolü ve beslenme düzeyi muayene ve kan tetkikleri ile sıkı bir şekilde takip edilmelidir.